2025 yılında Sendeyim.com.tr olarak sizler için en güzel Frida Kahlo Sözleri derlemelerini hazırladık. Bu Frida Kahlo Sözleri ile duygularınızı kısa, anlamlı ve etkileyici sözlerle ifade edebilir, sevginizi en özel şekilde dile getirebilirsiniz. Instagram, WhatsApp, Facebook, X gibi sosyal medya platformlarında bu sözleri paylaşarak sevdiklerinizi etkileyebilir ve beğeni toplayabilirsiniz.
Kadınlar yavaş yavaş unutur. Önce yaradan başlar. Sonra yarayı açandan.
Babam Guillermo Kahlo çok ilginçti davranışları yürüyüşü oldukça zarifti. Sakin çalışkan yılmak bilmez bir adamdır.
Asıl önemli olan da atılımımızın yaşamsal olmasıydı. Saftık, henüz kirlenmemiştik.
Nasıl olsa umutsuz olacaksam, hiç olmazsa üretken olmalıyım.
Korkunç bir şey. Kendimi hem kendim için yaşayabilecek denli güçlü ve iç zenginliğe sahip hissediyor um hem de değil bir davranışın, en ufak bir düşüncenin bile paralayabileceği kadar dayanıksızım.
Resim hayatımı tamamladı.
Yazgının dişleri köpekbalığınınki gibidir. Bir gecede her şeyi yitirdim. Ağlamamın, inlememin ve çığlıklarımın duvarların ötesinden duyulduğu söyleniyor.
Bedenim birkaç sokağın ya da adi bir coğrafyanın bizi ayırdığını anlayamıyor. Bedenim, gecenin ortasında senin gölgeni görememekten dolayı acıdan çıldırıyor.
Uçmak için kanatlarım varken ayaklarıma ne gerek var ki?
Kurbağa sevgilim Diego’m. Bana dünyanın en büyük acısını yaşattın sen. Gün be gün öldüm seni sevmeye başladığım ilk andan itibaren.
Yüreğindeki kaygı insanı çökertir fakat iyi söz yüreğini sevindirir.
Ayaklar, uçmak için kanatlarım varken sizi neden arayayım?
Çıkış yolunun güzel olacağını ve asla geri dönmeyeceğimi umarım.
İyileşmek mi? dedi Frida. Ama ben hasta değilim ki. Kırık döküğüm. Aynı şey değil anlıyor musunuz?
Kötüyüm, gitgide daha da kötü olacağım ama yavaş yavaş yalnız kalmaya alışıyorum, bu bile bir şeydir. Bir avantaj bir zaferdir.
Benim yolculuğumda böyle işte. Toprağın içine bir yolculuk.
Ağrıyan en belli yerim. Yüreğim olabilir. Yürek hüzün dolu. Belki beden de.
Diego’ya bakıyordum, biricik kurbağama aşıktım. Bir soluk alıyordum.
Acılar geçicidir. Ama her sevinç, en derin sonsuzluğa uzanır.
Erkek olarak fark yaratmak istiyorsanız nazik olun. Pek yarış yok o kulvarda.
Ama sevgilim, bir daha gelsem dünyaya, yine seni severdim.
Ben hasta değilim sadece kırgınım. Ama yaşadığım müddetçe resim yapabilirsem kendimi mutlu sayarım.
Rüyaları ya da kâbusları asla resmetmedim. Resmettiklerim benim kendi gerçeklerimdi.
Bana yalan söylemene üzülmedim. Bir daha sana asla güvenemeyeceğime üzüldüm.
Senin çirkin olduğunu söyleyen annemden nefret ettim. Sana benim gibi bakamayan herkesten. Senin güzelliğini görememelerini anlayamadım hiç.
Ama sevgilim, bir daha gelseydim dünyaya yine seni severdim. Canlı canlı çürüyeceğimi bilerek!
Neden yürümek için ayaklarım olsun ki; uçmak için kanatlarım var.
Ahlak ve namus deyince sadece kadından konuşmaya başlayan herkes, ahlaksız ve namussuzdur.
İçimde kırk kadın, Kırkı da yabancı. Kırkı da öteki.
Yaşam en beklenmedik anda şaşırtıcı güzel sürprizler hazırlar insana. Sana her dakika kehanette bulunmamanı söylüyorum sadece.
Ben aşkın, acının ve devrimin kadınıyım.
Seni sevmeye başladığım o günden beri acı çeken bir yüreğim var. Diego Rivera ile ilgili olarak.
Düşüncelerime ve değerlerime değer vermediği için vazgeçtim.
Senin sevmediklerini de sevdim ben Diego. Neden sevmediğini anlamak için onları sevdim ! Ya da sevmeye çalıştım. İçimdeki, sana dair olan öfkeyi dindirmek için yaptım belki. Öfkem dinmedi Diego.
Beni anlamadın demeyeceğim. Beni anladın. Zaten en dayanılmaz acı buydu. Sen beni anladın. Anladığın halde canımı yaktın.
Diego, gerçek, öyle büyük ki, ne konuşmak ne uyumak ne dinlemek ne sevmek istiyorum.
Acılarımı boğmaya çalıştım ama pislikler yüzmeyi öğrendiler ve şimdi ben bu hoş ve iyi his tarafından alt edildim.
Hayatımda iki büyük kaza geçirdim biri Diego’ydu ve diğerinde ise bir tren az daha beni öldürüyordu. Diego kesinlikle çok daha yıkıcıydı.
Akıl durdu, kalp soğudu, dil de susunca vazgeçtim.
Her şey insandan dışarıya taşmıyor mu, kan, gözyaşı, bulutlar, hatta yaşamın ta kendisi.
Tek bir şey için ağlanmaz, birikmiştir!
Sakinliğimi çalanlar, beni deli olmakla suçluyor.
Bu, bitmek bilmez bir can çekişmeden ibaret olan yaşamımla ilgili olarak şunu söyleyebilirim: Ben uçmak isteyip de uçamayan bir kuş gibiydim.
Söz dağarcığımda da üzüntüm gibi yoksul.
Kendi portremi resmediyorum çünkü çoğunlukla yalnızım, çünkü en iyi tanıdığım insanım.
Melek yüzler, bazen büyücülük eğilimlerini saklayabilirler. Bazen de genç şeytan yüzlerinin ardında melek yürekli kişiler vardır.
Eğer bir gün oğlum olursa ona ilk öğreteceğim şey, gönül almak için çabalamanın erkekliğinden hiçbir şey götürmeyeceği olacak.
Güzellik ve çirkinlik bir seraptır. Eninde sonunda herkes içinizi görür.
Zaman geçtikçe azalmasını beklediğim duygular, bedenimi daha çok ele geçiriyor.
Ölmesinler diye çiçeklerin resmini yapıyorum.
Uzaklık her şeyi hayali kılıyor. Evet. Yo hayır. Bir şey ne denli uzaklaşırsa aynı zamanda artık yalnızca kendisine kendi dünyasına ait olduğundan, o denli de yakınlaşıyor.
Büyüyünce, insanın kendini nasıl yalnız hissettiğini göreceksin.
Sessizlik bir kadının en sesli ağlamasıdır. Eğer bir kadın seni görmezden gelmeye başladıysa onu çok fazla incittiğinden emin olabilirsin.
Seni sevmeye başlayalı çok uzun zaman oldu. Küçük bir kız çocuğu idim seni sevmeye başladığımda. Şimdi ise bedeni çürümeye başlayan yaşlı bir kadınım. Bütün bedenler çürüyor aslında Diego’m. Eskiyor bütün bedenler.
Şeyleri yaşamı insanları çok seviyorum. İnsanların ölmesini istemiyorum. Ölümden korkmuyorum fakat yaşamak istiyorum. Ama acıya gelince hayır acıya dayanamıyorum.
İnsan acılarında yalnızdır.
Şu sıra acı o kadar gerçek, öyle büyük ki, ne konuşmak ne uyumak ne dinlemek ne gülmek ne sevmek istiyorum. Bu acılardan önceki ben ve yaşamım sanki bir yabancıya ait gibi.
Her defasında körkütük âşık olarak, sana döndüm. Ya da aslında senden hiç gitmemiştim.
Kendimi hem kendim için yaşayabilecek denli güçlü ve iç zenginliğine sahip hissediyorum, hem de değil bir davranışın, en ufak bir düşüncenin bile paralayabileceği kadar dayanıksızım.
Kendi tenimden daha çok seviyorum seni.
Bir gün her şey yoluna girerse, umarım hala hevesim ve isteğim kalmış olur.
Ancak bir dağ, başka bir dağın cevherini bilebilir.
Kendinize sihirmişiz gibi bakacak olan bir aşık seçiniz.
Ama acı çeken yüreği var ise bir bedenin, daha hızlı çürüyor o beden.
Bulutların çerçeveye doğru taşması gerek, diye düşünüyordu. Her şey insandan dışarıya taşmıyor mu, kan, gözyaşı, bulutlar, hatta yaşamın ta kendisi. Oturduğu yerde, büyük aynada kedisini görüyordu. Allah kahretsin. Görüntümüz hep bize geri dönüyor.
Kendi kaprisi dışında hiçbir yasa tanımayan bir despotun yönettiği ülkemden kaçmaktaydım.
Frida sevinçle, her dostlukta biraz da suç ortaklığı bulunduğunu öğrendi.
Bu farklı bir şey. Aşığım ve başka türlü davranamam.
İlk aşk kedi gibi sessizce yanaştı. Onun gelişini ne gördüm ne de duydum. Aşk yavaş yavaş içime yayıldı.
Gecelerim öğüt vermiyor. Gecelerim uyanık görülen bir düş gibi seni düşünüyor.
Bir tek senin çocuğunu doğurmak istedim. Ah Diego’m. Bu paramparça rahmimden nefret ettim bebeğimizi tutamayınca. Söküp atmak istedim rahmimi. Sana çocuk doğurmayı beceremeyen bir organı taşımak yük oldu bana.
Hayır ben gerçeküstücü değilim. Bütün bunlar gereğinden fazla gözde gözde büyütülmüş şeyler. Oysa ben en azından bir şeyden eminim kendi gerçeğimi resmediyorum.
Benim acı çeken bir yüreğim var Diego. Seni sevmeye başladığım o günden beri acı çeken bir yüreğim var.
Başıma gelen en iyi şey acı çekmeye alışmaya başlamam.
Aşk mıydı? Bilmiyorum. Eğer aşk her şeyi kapsıyorsa çelişkileri ve taşkınlıkları aşırılıkları ve söylenemeyenleri evet, o zaman buna aşk diyebiliriz. Ama aksi takdirde, hayır, aşk değildi bu.